Çarşamba, Haziran 18, 2008

XEBER (68)QAYNAQ:www.shuralar.blogspot.com

URMU KÜREPEZXANA İŞÇİLERİNİN MÜCADELESİ DEVAM EDİR yetişen xebere göre Urmu

kürepezxana işçilerinden 24 kişi tutulmuşdur,işçilerin mücadelesi ücretlerin yükselmesi için yene devam edir.

Bununla bütün Azerbaycan çalişqanlarini bu işçilerden himaye etmek için bir beyaniye yaymağa devet edib,tutuqlanan işçilerin serbest buraxilasini ve onlarin isteklerinin gerçekleşmesini hedef tuturuq.

AZERBAYCAN ŞURALAR MÜCADELESİ

TEŞKİLATLANMANİN BİRİNCİ ADDİMİ ŞURALARİN QURULMASİDİR (QAYNAQ:www.shuralar.blogspot.com)

Wednesday, June 18, 2008

TEŞKİLATLANMANİN BİRİNCİ ADDİMİ ŞURALARİN QURULMASİDİR

1-mücadeleci emekçilerimiz!günümüzde teşkilatlanmaq en acil görevimizdir,bu yönde birinci addim şuralari ve ya şuralar çerdegini qurmağdir,bizce teşkilatlanmaq işçiler,ekinciler habele bütün emekçilerin iş yerlerinde, ketlerde,mahellelerde iki iki, beş beş,on on irtibat saxlamğlari ve öz aralarinda coşan mücadelelerele başlana bilir,yoxsa bir qurup adini çekmek ve xalqi sadece o qurupun üyesi olmaqa davet etmek geçerli degil.

2-Mücadeleci emekçilerimiz!günümüzde işçiler, ekinciler,öyrenci ve bütün emekcilerimiz bir birinin mücadelelerinden himaye etmelidirler,tekce bu çeşitli mücadeleleri bir birile irtibat vermekle bir bütün işçi-emekci mücadelesine sahib ola bilirik,mesela bu bildirini yayimlandiği tarixde bütün işçi-emekciler ve başqa öyrenciler Zengan üniversitesindeki etirazlardan himaye etmelidrirler,ya Urmu kürepezxana işçilerin grevinden himaye etmek için bütün başqa işçi-emekci ve öyrenci quruluşlari beyaniye vermelidirler.Azerbaycan xalqinin harekati zencir kimi bir birine bağlanmalidir,emekci tebeqelerin bir birinin mücadelesinden himaye beyaniyesi yaymaqlari (sürekli olursa) çox güç qazanan bir hareketdir,bu hareket müxtelif emekcilerin bir birile mücadele prosesinde irtibat saxlamalarina yardimci olacaqdir.

3-mücadeleci emekcilerimiz!günümzde iran adlanan erazide yaşayan xalqlar arasinda Azerbaycan xalqi tekce silahlanmiş olmayan bir xalqdir,"bizim hareketimiz medeni bir hareketdir"diyenler,sonucda xalqi qetlgaha yönelde bilirler,burjuvazi ve onun çeşidli qollarila mücadele etmek için,biz emekciler indiden müselleh olmaliyiq,genclerimiz en azindan elde düzelinen bombalar ve mühteriqe mevadlarin nece tehiye olmasini öyrenmelidirler,fars faşizmi ve terrörist qruplarin nizami planlarindan agah olmaliyiq,eyer 50000000 Azerbaycanlinin eli silahsiz qalirsa,10000 silahli her kes(qisa sürede olsa)ona qalib gele bilir,yeni 21 Azerler,yeni Qarabağlar istemirik. Biz gerek xalqi, ve ne tekce bir örgütü(ya bir iddeni)silahlanmaya terqib edek, zamaninda xalqin qorxusunu mesela bir "Kokteyl Molotof"atmaqla tökmek mümkündür,genclerimiz başlamalidirlar.

4-Bizce milli mücadele,mücadelemizin bir hissesidir,bu mücadelenin önderligini işçi sinifi(tebeqesi) ve onun örgütü yapmalidir,yoxsa burjuvazi bu mücadelenin sonunda yene öz menafeini qorumaq için işçi- emekcileri ezecekdir,milli sorun(milli mesele) istismar sorununun bir hissesidir,şuralarin(çerdek olaraq)berpa olmasi,müxtelif emekci tebeqelerin bir birinin mübarzelerinden himaye etmesi ve ilişgi qurmalarini habele milli mücadelemiz doğrultusunda işçi tebeqesinin önderligini qazanmağimizi saxlayacaqdir,günümüzde dedigimiz nükteleri gerçekleşdirmek en acil vezifelerimizdendir.(18/6/2008)

ŞURAYİ DEMOKRASİYE DOĞRU

AZERBAYCAN ŞURALAR MÜCADELESİ

Salı, Haziran 17, 2008

OXUCUMUZDAN:BU BELGELER BILINMEYEN BAZI NOKTALARI AYDINLATIYOR,KEMALIZM ILE BOLŞEVIKLIK VE "TKP" ARASINDAKI ILIŞKI

SAYIN OXUCUMUZUN GÖNDERDİYİ MEQALENİ TARTİŞMA DOĞRUSUNDA AYNEN YAYİMLAYİB TEŞEKKÜRÜMÜZÜ BİLDİRİRİK.


BU BELGELER BILINMEYEN BAZI NOKTALARI AYDINLATIYOR...


From: I B

EA-Dr_Fua...pdf (188.0 KB), EA-Kazim_...pdf (137.5 KB)


OZELLIKLE KAZIM KARABEKIRIN MEKTUBU KEMALIZM ILE BOLSEVIKLIK VE TKP ARASINDAKI ILISKININ TAM VE KOKLU MAHIYETINI HATIRLAMAMIZA YARDIMCI OLUYOR. KIMILERININ IKIDE BIR SOZUNU ETTIKLERI "DOSTLUK" ILISKISI, OZUNDE DEVLET CIKARLARI VE DENIZE DUSMUSKEN YILANA SARILMA IHTIYACI ILE BAGLIDIR... BELGELERI YAYINA HAZIRLAYAN ARKADASLARA TESEKKUR EDERKEN KEMALIZM - SOL ILISKISININ TARTISILDIGI SU GUNLERDE BIR KEZ KONU UZERINDE DUSUNMEK ACISINDAN SIZLERE GONDERIYORUM.

****************************************
mülkiye Cilt: XXX Sayý:253 17
Ankara Hükümetinin Temsilcisi
Dr. Fuat Sabit’in, Mustafa Suphi’ye


Moskova’daki Faaliyetleri Hakkýndaki Raporu
Emel AKAL*
Temmuz 1919’da toplanan Erzurum Kongresi’nden sonra Mustafa Kemal ve
arkadaþlarý Bolþeviklerle “irtibat” kurmak ihtiyacý hissederek, Bakû ve Moskova’ya
Dr. Fuat Sabit ve Dr. Ömer Lütfi’yi göndermiþlerdir (Karabekir, 1960; 167). Dr.
Ömer Lütfi kýsa bir süre sonra geri dönmüþse de, eski bir Teþkilat-ý Mahsusacý1
olan Dr. Fuat Sabit, bu tarihten 1920 yýlý Aralýk ayýna kadar Bolþevik Rusya’da
çalýþmýþtýr. Kazým Karabekir bu süreçte Dr. Fuat Sabit’in Bolþevizmi benimsediðini
büyük bir üzüntüyle yazmýþ olsa da (Karabekir, 1960; 75), aslýnda Fuat Sabit Ankara
Hükümetine baðlý kalmýþtýr.
Mustafa Suphi, Kýzýl Ordu’nun Bakû’ya giriþinden bir ay sonra, Mayýs 1920
tarihinde Bakû’ya gelir gelmez, Kafkas Kraykom’unun2 da onayý ile Dr. Fuat Sabit’in
Bolþeviklerle iliþkileri daha saðlam temele oturtmak üzere kurulmasýna ön ayak olduðu
Bakû Türk Ýþtirakiyun Fýrkasý, diðer adýyla Türk Komünist Fýrkasý’ný kapatmýþ,
kurucularý arasýnda yer alan Halil Paþa, Küçük Talat, Baha Sait gibi önde gelen
* Yrd. Doç Dr., Muðla Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü
1 Ömer Naci Beyle birlikte Ýran seferine katýlan, Ermeni tehciri sýrasýnda burada bulunan Dr. Fuat
Sabit, Teþkilat-ý Mahsusa’nýn en tanýnmýþ kadrolarý ile 1914-1918 arasýnda çalýþma arkadaþlýðý
yapmýþ bir komitacýdýr (Leverkuehn, 1998; 57). Dr. Fuat Sabit hakkýnda daha fazla bilgi için Ali
Birinci (2001, 202-224) ve Emel Akal’ýn (2005; 131-157) yazýlarýna bakýlabilir.
2 Kafkas Kraykom: Bolþeviklerin kurduklarý teritoryal komiteler.
18 mülkiye Cilt: XXX Sayý:253
Ýttihatçýlarý tasfiye etmiþ, yayýmlamakta olduklarý Yeni Yol isimli gazeteyi kapatmýþ ve
kendisinin 1918’den beri yayýmlamakta olduðu Yeni Dünya gazetesini Bakû’da
yayýmlamaya baþlamýþtýr (Aslan, 1997; 86. Aslan, 202). Mustafa Suphi ve arkadaþlarý
Türkiye Komünist Fýrkasý’nýn kuruluþ kongresine kadar (10 Eylül 1920) Bakû’da
“Türkiye Ýþtirakiyun Teþkilatýnýn Merkezi Heyeti” adýyla faaliyette
bulunmuþlardýr. Sovyet Rusya’nýn Taþkent, Kýrým, Kazan, Bakû ve benzeri yörelerinde
kurulmuþ olan þubeler bu heyete baðlýdýr. 10 Eylül tarihinde kurulduðu ilan edilen
parti, bu teþkilatlardan ve Anadolu’dan gelen delegeler tarafýndan kurulmuþtur.
Bakû Türk Ýþtirakiyun Fýrkasý’nýn önde gelen üyelerinden biri olan, Kýzýl Ordu’nun
Bakû’ye giriþinde silahlý bir direniþin olmamasýnýn mimarlarýndan, Kýzýl Ordu’nun
Bakû’ye giriþ tarihi olan 27 Nisan’dan hemen sonra Türkiye’ye maddi ve teçhizat
yardýmý saðlanmak için Halil Paþa ile birlikte Moskova’ya giden, Temmuz 1920
tarihinde Komintern’in düzenlediði toplantýlardan birinde “Türk köylü ve iþçisi” adýna,
“Bakû Türk Komünist Fýrkasý Vekili” ünvanýyla bir konuþma yapan Dr. Fuat Sabit
(Karabekir, 1960; 789-792), Bakû’ya Aðustos ayý baþýnda dönmüþ olmalýdýr. Ancak
Eylül ayý baþýnda Bakû’da toplanan, Enver Paþa, Baha Þakir, Ýbrahim Tali gibi isimlerin
katýldýðý Doðu Halklarý Kurultayý’na katýlanlar arasýnda Dr. Fuat Sabit’in adý
geçmemektedir. Dr. Fuat Sabit’in adýnýn resmi listede geçmemesinin sebebi, büyük
bir olasýlýkla “Anadolu Türk Halk Hükümeti” adýna resmen Ýbrahim Tali’nin katýlmasý
olsa gerektir (Birinci Doðu Halklarý Kurultayý, 1975; 119, 234, 235). Bu önemli toplantýya
katýlmayan Fuat Sabit, üstelik 10 Eylül 1920 tarihinde toplanan Türkiye Komünist
Fýrkasý’nýn kuruluþ kongresine de katýlmamýþtýr. TKF’nin kurulmasýndan sonra,
üyeliklerin yenilenmesi sürecinde de üye olmadýðý partiden atýlmýþtýr.
Ýþte yayýmladýðýmýz bu belge Dr. Fuat Sabit’in Mustafa Suphi ile Bakû’da ilk ve
belki de son resmi görüþmesinin kaydýdýr. 13 Aðustos 1920 tarihinde Moskova’daki
faaliyetleri hakkýnda komünistlere rapor veren ve onlardan destek isteyen Dr.
Fuat Sabit çok kýsa bir süre sonra Suphi’yle adeta düþman hale geleceklerdir. Bu
toplantýdan topu topu bir ay sonra toplanan Kongre sonrasýnda Mustafa Suphi’ler
Dr. Fuat Sabit’in partiyle bütün iliþiðini kesmiþlerdir. Çünkü hem Mustafa Suphi ve
TKF’nin merkez komitesi Dr. Fuat Sabit’in komünist olmadýðý ve milliyetçi olduðuna
iliþkin kuþku sahibi deðildirler; hem de kendisi: “Suphi yaranýyla [dostlarýyla] birlikte
çalýþmayý kanaatim haricinde gör[müþ], aleni mücadeleden çekinmiþ[tim]”
demektedir (Karabekir, 1967; 78-79).
Suphi Bakû’ya geldiðinde Dr. Fuat Sabit, Halil Paþa ile birlikte Moskova’ya gittiði
için her ikisinin karþýlaþmalarý ilk kez bu toplantý sayesinde olsa da, Suphi ve Fuat
Sabit birbirleri hakkýnda çok öncesinde, 1910-12 yýllarýndan bilgiye sahip olmalýlar.
Mustafa Suphi’den beþ yaþ küçük olan Fuat Sabit, 1910 yýlýnda Askeri Týbbiyeden
mezun olmuþtur. Fuat Sabit, Ýstanbul’da kurulan Türk Derneði’nin ilk üyelerinden
mülkiye Cilt: XXX Sayý:253 19
olduðu gibi Türk Ocaðý’nýn (1911) da kuruluþ çalýþmalarýna katýlmýþtýr (Tunaya, 1988;
415). Ýþte tam da bu tarihlerde Mustafa Suphi de Paris’ten dönmüþtür ve ayný çevrenin
insanlarýdýrlar. Þimdi aradan dokuz sene geçtikten sonra bambaþka bir coðrafyada
çok farklý pozisyonlarda karþýlaþmýþlardýr. Dr. Fuat Sabit Bolþeviklerle ittifakýn
mimarlarýndan biri ve “Anadolu Ýnkýlâpçýlarýnýn Vekili”dir. Mustafa Suphi ise dünyayý
kasýp kavuran 1917 Ekim Devriminin mimarý olan Bolþeviklerin kurduðu iþçi sýnýfýnýn
dünya partisinin/komintern’in Türkiye kolunun baþýndadýr. Halbuki çok deðil üç-dört
ay önce Dr. Fuat Sabit Bolþeviklerle temasý saðlamak üzere Türk Komünist Fýrkasý/
Bakû Gruppasý adlý örgütün kuruluþuna önayak olmuþtu. Artýk inisiyatifin Mustafa
Suphi’ye geçmesi nedeniyle aralarýnda büyük bir gerilim olsa gerekir.
Dr. Fuat Sabit hakkýnda yaptýðým çalýþmada3 bütün bu hususlar ayrýntýlý bir þekilde
incelenmiþse de, bu makalede sunulan belgeye o tarihte eriþilememiþti. Ýþte aþaðýda
sunulan belge sayesinde, Dr Fuat Sabit’in 13 Aðustos 1920 tarihinde “Türkiye
Ýþtirakiyun Teþkilatlarýna Merbut [baðlý] Bakû Komitesi” adý altýnda çalýþmakta
olan Mustafa Suphi ve yoldaþlarýna Moskova’daki faaliyetleri hakkýnda rapor verdiði
anlaþýlmaktadýr (TÜSTAV Arþivi, CD 5 7-36 329-394). Belgenin çevrimyazýsý Yücel
Demirel baþkanlýðýnda Emel Seyhan Atasoy, Meral Bayülgen, Cemile Moralýoðlu
Kesim, Banu Ýþlet ve Þeyda Oðuz tarafýndan yapýlmýþtýr.
Belgeye iliþkin Deðerlendirmeler
Dr. Fuat Sabit’in katýldýðý toplantý, Türkiye Komünist Fýrkasý kurulmadan önce
faaliyette bulunan örgüt olan Türkiye Ýþtirakiyun Teþkilatý’nýn merkez komitesi
iþlevini gören Merkezi Heyetinin toplantýsýdýr. Mustafa Suphi, 28 Mayýs 1920
tarihinde Bakû’ya gelmiþ ve 1919 yýlýnda kurulmuþ olan Türkiye Ýþtirakiyun
Teþkilatý’nýn Merkezi Heyetinin toplantýlarý da4 bu tarihten itibaren Türkiye’ye
gitmek üzere Bakû’dan ayrýldýðý 19 Aralýk (Dönüþ Belgeleri-I, 2004; 269) gününe
kadar devam etmiþtir. Son derece düzenli olarak tutulan bu toplantýlarýn tutanaklarý
TÜSTAV arþivinde bulunmaktadýr. TKF kurulduktan sonraki toplantýlarýn tutanaklarý
TÜSTAV tarafýndan Dönüþ Belgeleri 1 ve 2 adýyla yayýmlanmýþtýr.
3 Emel Akal, 2005; “Türkiye Komünist Fýrkasýnda Dr. Fuat Sabit Fraksiyonu ve Süleyman Nuri
Faktörü”, 1920-21’ler Türkiye’si Sempozyumu, TÜSTAV Yayýnlarý: Ýstanbul.
4 Örneðin çevrimyazýsý Veysel Usta tarafýndan yapýlmýþ olan ilk toplantý tutanaðý þu baþlýkla kaleme
alýnmýþtýr. (TUSTAV, Döküm 1, CD 1, Klasör 1_36, Belge 194):
28 Mayýs 920
Türkiye Ýþtirakiyun Teþkilatý’nýn Merkezi Heyetinin Birinci Ýçtimaý 28 Mayýs 1920
[…] Suphi Yoldaþýn Riyaseti Altýnda Devam Ediyor
Ruzname-i müzakerata
1-Seferi Komite ile Bakü teþkilatýnýn vaziyeti
2-Türkiye Ýþtirakiyun Askeri Kýtasý
3-Sýradaki Ýþler” (abç).
20 mülkiye Cilt: XXX Sayý:253
Merkez Heyetinin toplantý tutanaklarýnda genellikle toplantýlara katýlanlarýn
isimlerinin bulunmasýna karþýn, Dr. Fuat Sabit’in katýldýðý 13 Aðustos 1920
toplantýsýnda bu ihmal edilmiþtir. Yine de söz alanlar aracýlýðý ile toplantýda Mustafa
Suphi, Mehmet Emin, Cevat, Veli ve Sacid’in5 bulunduðu anlaþýlmaktadýr. Tutanak
“Türkiye Ýþtirakiyun Teþkilâtlarýna merbut [baðlý] Bakû Komitesinin içtima-ý 13
Aðustos 920 Cuma günü saat on buçukta Suphi yoldaþýn riyasetiyle açýldý” diyerek
baþlamaktadýr. Dr. Fuat Sabit þöyle tanýtýlmýþtýr:
Azerbaycan’da Þuralar Hükümetinin tesisine pek ziyade hizmet etmiþ
Anadolu Ýnkýlâpçýlarý Vekili Doktor Fuad yoldaþýmýz. Kendisi,
Moskova’daki hadiseler, oradaki düþünceler hakkýnda söyleyecektir (abç).
Tutanaklarýn ilk bölümünde Dr. Fuat Sabit, Kýzýl Ordu’nun Bakû’ya 28 Nisan
1920 tarihinde girmesinden hemen sonra Türkiye’ye yardým için Halil Paþa’yla
birlikte gittiði Moskova yolculuðunun izlenimleri anlatýlmaktadýr. Belge incelendiðinde
Fuat Sabit’in Moskova izlenimlerinin son derece olumlu olduðu görülmektedir.
Dr. Fuat Sabit, Baha Sait ve karþý-devrimci Aþaçko (?) arasýnda imzalanan bir
anlaþmadan söz etmektedir ki, böyle bir anlaþmanýn varlýðýndan ilk kez haberdar
oluyoruz:
Biz buradan giderken, Anadolu inkýlâpçýlarý namýna yapýlmýþ bir muahede
karþýsýnda kaldýk. Bu muahede Anadolu inkýlâpçýlarý namýndan Baha
Said ve Rusya kontr-revolusyonerleri [karþý devrimcileri] namýndan
Aþaçko (?) taraflarýndan imza edilmiþti. Bu muahedeye göre Rusya güya
Azerbaycan ve Türkistan’a istiklâl verecek Anadolu inkýlâpçýlarý da
Rusya’daki kýzýl inkýlâba muhalefet edeceklerdi.
Anadolu hükümeti adýna görevli olan Fuat Sabit Türkiye inkýlapçýlarýyla Sovyet
Rusya hükümeti arasýnda imzalanmýþ olduðunu düþündüðü bir baþka anlaþmadan
söz etmektedir ki, bu anlaþma gereðince Kýzýl Ordu sýnýrý geçerek Anadolu
kuvvetlerine yardýma gidecektir: “Savet Rusya hükümeti ile Türkiye inkýlâpçýlarý
arasýnda akdedilmiþ bir muahede6 var zannediyorduk”. Kýzýl Ordu’nun “süratle
hududu geçerek Anadolu kuvvetleriyle birleþeceklerini yakinen tahmin ediyorduk”
demektedir. Bu söylenti Nisan-Mayýs aylarýnda Bakû’da çok yaygýn bir iddiadýr.
Öyle ki Mehmet Emin Resulzade de Kýzýl Ordu’nun Bakû’ya girmesinden önce bu
propagandanýn yapýldýðýndan söz etmektedir: “Rus ordusu Bakû’ya girmeden,
demiryolu ile doðru Anadolu imdadýna gidecek” (Resulzade, 1990; 85). Bilindiði
gibi 1920 yýlý Ocak ayýnda Yunan ordusu ileri yürüyüþe geçmiþtir. Enver Paþa’nýn
5 Feyzullah Sacid olsa gerek.
6 Ýmzalandýðýný zannettiði anlaþma, Mustafa Kemal’in imzalamayý reddettiði, Karakol Cemiyeti adýna
Baha Sait tarafýndan Ocak ayýnda imzalanan anlaþmanýn yorumu olabilir. Bu anlaþmada böyle bir
hüküm olmamakla birlikte, kulaktan kulaða bu biçime dönüþmüþ olabilir (Karabekir, 1960; 627).
mülkiye Cilt: XXX Sayý:253 21
Kafkaslarda hazýrlanmýþ bir Yeþil Ordu’nun baþýnda yardýma geleceði beklentisi
Anadolu’da da hakim bir beklentidir (Cebesoy, 2000; 494. Apak, 1988; 195, 212).
Sonuçta Kýzýl Ordu Anadolu topraklarýna yardýma gelmemiþtir, Karabekir ve Mustafa
Kemal böyle bir talepte de bulunmamýþtýr. Ancak birleþmesinden sözü edilen iki
ordu, yani Kýzýl Ordu ve 15. Kolordu, 1 Aðustos 1920 tarihinde Nahçývan’da bir
araya gelmiþtir (Ünüvar, 1997).
Dr Fuat Sabit “Anadolu inkýlâp cereyanýn” […] Avrupa’daki tarz-ý telakkisiyle
milli–nasyonalist bir hareket” olmadýðýný hem Moskova’da hem de Suphi’lere
söylemek ihtiyacýndadýr. Çünkü Ýttihatçýlarýn hem pan-Ýslamist hem de pan-Türkist
faaliyetler ve hülyalar içinde olduðunu bilen Bolþeviklerden para, silah ve cephane
temini, ancak bu tür siyasi projeler içinde olunmadýðý ispat edilerek mümkün olabilirdi.
Ankara hükümeti adýna konuþan Fuat Sabit, milliyetçi olmadýklarýný sadece
Moskova’da Bolþeviklere deðil Mustafa Suphi’lere tekrarlama ihtiyacýný duymaktadýr.
Fuat Sabit Anadolu hareketini þöyle tanýmlamaktadýr:
“belki en son rýzkýný, canýný, malýný çalmak için uðraþan Avrupa
emperyalizmine karþý infilâk eden canlý bir halk hareketi ve o halkýn ancak
hakk-ý hayat için mücadele eden emperyalist temayüllerden pek uzak bir
kitle”.
Bu düþüncesinin, Ankara’dan Moskova’ya giden vekiller tarafýndan da
doðrulandýðýný belirtmektedir: “Biz Anadolu hareketinin mahiyetine milliyetçilik–
nasyonalizm adýný vermedik. Biz padiþaha karþý, emperyalizme karþý yürüyoruz”.
Tutanaklardan anlaþýldýðý kadarýyla Fuat Sabit’e Anadolu inkýlâbýnýn programýnýn
ne olduðu sorulmuþtur. Bunun üzerine Fuat Sabit bir programýn olmadýðýný söyler:
Bizim programýmýz halk programýdýr. Halk ne istiyorsa biz onu yapacaðýz.
Anadolu’nun istikbale ait çizilmiþ bir programý yoktur.
Ancak arkasýndan Dr. Fuat Sabit þunlarý eklemektedir: “Anadolu inkýlâbý […]
programsýz bir komünizm hareketi”dir. Sonrasýnda da Dr. Fuat Sabit Mustafa Suphi
ve arkadaþlarýný Anadolu’ya çaðýrmaktadýr:
“Binaenaleyh; ben Anadolu Ýnkýlâpçýlarýnýn buradaki vekili sýfatýyla, siz
komünistlerden rica ediyorum: Siz Anadolu’ya bu yoldaki mücahedesinde
yardým ediniz. Anadolu sizi bekliyor. Bizim bütün ümitlerimiz
sizdedir”(abç).
Ancak 13 Aðustos 1920 tarihinde bunlarý söyleyen Dr. Fuat Sabit, daha sonra
Mustafa Suphi ve arkadaþlarýnýn Anadolu’ya girmesini engellemek için elinden geleni
yapacaktýr.
22 mülkiye Cilt: XXX Sayý:253
Fuat Sabit’e Yönelik Eleþtiriler
Tutanaklardan anlaþýldýðý kadarýyla Fuat Sabit konuþmasýný bitirdikten sonra ona
sorular sorulmuþ, eleþtiriler yöneltilmiþtir. Dr. Fuat Sabit’in Moskova’da
Enternasyonal’in Ýkinci Kongresi’nde yaptýðý konuþmanýn Mustafa Suphi ve yoldaþlarý
tarafýndan bilindiði anlaþýlmaktadýr. Cevat yoldaþ bu konuþmayý þöyle yorumlamaktadýr:
“Bazý muhafazakâr mehafil tarafýndan Fuad yoldaþýn Enternasyonaldeki beyanatý7
tenkid edilmiþti. Güya Fuad yoldaþ Anadolu inkýlâbýný bir çoban hareketi gibi göstermiþ
deniyordu. Halbuki Fuad yoldaþýn izahatý Anadolu hareketlerinin tamamen bir inkýlâp
hareketi olduðunu bize gösteriyor ve ehemmiyetini bir kat daha nazarýmýzda artýrýyor”.
Tartýþma Fuat Sabit’in komünist olup olmamasý üzerinde devam etmiþ anlaþýlan. Ama
tartýþmalarýn Mustafa Suphi tarafýndan sonuçlandýrýldýðý görülmektedir. Bu ilk toplantýdan
itibaren “Reis Suphi yoldaþ” Dr Fuat Sabit’in komünist olmadýðýný, Erzurum Kongresi
namýna konuþtuðunun altýný çizmektedir:
[Mustafa Suphi] Mehmed Emin yoldaþla, Fuad yoldaþýn izahatý arasýnda
görünür gibi olan tezadý izah etti ve ‘‘Esas itibarýyla arada bir tezat yoktur.
Ancak Mehmed Emin8 yoldaþ bir komünist olmak hasebiyle, Fuad yoldaþ
da Erzurum kongresi namýna söylediler’’ dedi.
Tutanaklardan anlaþýldýðý kadarý ile bu noktadan sonra tartýþma sertleþmiþtir. Dr
Fuat Sabit Anadolu hareketinin var olan programýnýn Antant/Ýtilaf devletlerine karþý
bir baðýmsýzlýk elde etmeye iliþkin olduðunu söyler. Komünizme iliþkin bir programýnýn
var olmadýðýný, ama olmasý gerektiðini savunur:
“Anadolu’nun hâlihazýra dair programý vardýr. O da Antanta’ya karþý
müdafaa meselesidir. ... Tabii Anadolu inkýlâpçýlarýnýn komünizmaya ait
programlarý yoktur. Bizim memleketimizde vâkýâ komünizmayý doðurmak
için ihtiyaç vardý fakat niçin doðmadý? Memleketimizde komünizmayý bilen
azdý. Bugün bu inkýlâp vücuda gelecektir”.
Bu noktada Mustafa Suphi Anadolu hareketine yönelik eleþtirilerde bulunmuþtur.
Tutanaklara yansýdýðýndan çok daha uzun konuþulduðunu tahmin ettiðim sözlerinde
Suphi, Anadolu hareketinin kendilerini hayal kýrýklýðýna uðrattýðýný söylemektedir Fuat
Sabit tarafýndan Karabekir’e iletildiðine9 kuþku olmayan bu sözler tutanaklara þöyle
yansýmýþtýr:
7 Fuat Sabit’in Moskova’da yaptýðý bu konuþmalarýn tam metni: (Karabekir, 1960; 789-93)
8 Ne kadar trajiktir ki aslýnda Mehmet Emin ta baþýndan beri ajan olarak Suphi’nin yanýnda bulunmuþtur.
Mustafa Suphi ve yoldaþlarýnýn öldürüldüðü 28/29 Ocak katliamýndan da elbette kurtulmuþtur.
9 Dr. Fuat Sabit’in Karabekir’e 25 Kasým tarihinde yazdýðý mektupta þunlarý söylemektedir: “Türk
Komünist Fýrkasý ile birleþmediðimin sebeplerini evvelce arz etmiþtim. Suphi, yaranýyla birlikte
çalýþmayý kanaatim haricinde gör[müþ], aleni mücadeleden çekinmiþ[tim] (Karabekir, 1967, 78-
79). Maalesef yazdýðýný söylediði mektup Karabekir tarafýndan yayýmlanmamýþtýr.
mülkiye Cilt: XXX Sayý:253 23
Maatteessüf bu suallere verilecek cevap gayet müphem ve bizim için pek
acýdýr. Son haberler zabitlerimiz, beylerimiz, muallimlerimiz bu kadarcýk
hakikati bize göstermiyorlar. Biz Kemal Paþa’nýn beyannamesini okuyoruz.
Orada padiþaha baðlýyýz diyorlar. Bu acýklý bir hakikattir.
Mamafih bu kuvvete yardým edeceðiz. Ancak uzun zamanlardan beri zulüm
altýnda ezilen Anadolu rençberini kurtarmak için paþalara þöhret
kazandýrmak bir hizb-i kalîl-i müstebid [deðersiz despotlar partisi] amir
etmek için deðil (abç).
Görüldüðü gibi Suphi Anadolu’ya karþý gayet yukardan bir uslupla aðýr eleþtiriler
yöneltmiþtir. Tartýþma bir sonuca ulaþmamýþ olmalý ki gelecek toplantýda konuþmak
üzere son derece önemli bir gündem oluþturulmuþtur. Ancak TÜSTAV arþivinde
bulunan tutanaklarda böyle bir toplantýnýn yapýldýðýna iliþkin herhangi bir belgeye
bulunmamaktadýr.
Dr. Fuat Sabit’in bu tarihten 17 gün sonra toplanan Bakû Doðu Halklarý
kurultayýna ve sonrasýnda toplanan Türkiye Komünist Fýrkasý kongresine katýlmadýðý
yukarýda belirtilmiþti. Kongre sonrasýnda parti üyeliklerinin yenilenmesi doðrultusunda
alýnan kararla birlikte Fuat Sabit 30 Eylül 1920’de üye olmadýðý partiden “Marksizmi
bilmiyor; Anadolu mümessili; toprak, mülk, din konusunda Marksist deðil” gerekçeleri
ile çýkarýlmýþtýr (Dönüþ Belgeleri-1, 2004, 63-64). Dr. Fuat Sabit’in partiden
uzaklaþtýrýlma kararý ancak Bakû’da toplanan Doðu Halklarý Kurultayý sonrasýnda
Komintern’e baðlý olarak kurulan Þark Halklarý Tebligat ve Faaliyet Þurasý’nýn
(kýsa adý Þark Þurasý) onayý ile gerçekleþtirilebilirdi. Görev tanýmý “Doðudaki bütün
inkýlapçý parti ve teþkilatlarla iliþkiye girerek, onlarýn faaliyetlerini yönlendirmek ve
birleþtirmek amacýyla maddi ve manevi yardým göstermek” (Aslan, 1997, 183) olan
Þura, Ekim ayýnda Dr. Fuat Sabit’in TKF ile iliþiðinin kesilmesini onaylamýþ, hatta
belki teþvik etmiþ, ancak onunla Anadolu’ya dönünceye kadar görüþmeyi de
sürdürmüþtür.
Dr. Fuat Sabit Türkiye’ye Döner
Dr. Fuat Sabit görevini Ali Fuat’la birlikte 1920 yýlý Aralýk ayý baþýnda Moskova’ya
giden heyette Ankara Hükümetinin “mümessil”i sýfatý ile bulunan ve BMM tarafýndan
Azerbaycan Mümessilliine tayin olunarak Bakû’ya gelen Memduh Þevket’e
devrederek Aralýk’ta Türkiye’ye dönmüþtür (Cebesoy, 1982, 132). Komünist
Mustafa Suphi ve arkadaþarý ile birlikte çalýþmayý uygun görmeyen, Ankara
Hükümetinin çizdiði sýnýrlarýn dýþýnda bir faaliyete yanaþmayan Dr. Fuat Sabit, Kazým
Karabekir tarafýndan Bolþevik olmakla suçlamýþ ve kalan hayatýnda Türkiye’de
kuþku duyulan biri olarak sürekli sürgün hayatý yaþamýþtýr. Sosyalist çevreyle olan
iliþkilerini de sürdürmüþtür.
24 mülkiye Cilt: XXX Sayý:253
TÜSTAV Komintern Arþivi . CD 5, Klasör 7_36, Belge 347-353
Türkiye Ýþtirakiyun teþkilâtlarýna merbut
Bakü komitesinin içtimaý
13 Aðustos 920 Cuma günü saat on buçukta Suphi yoldaþýn riyasetiyle
açýldý.
Reis: Ruzname-i müzakerata dahil olan ‘‘usul-i müzakere hakkýnda’’ki
layihanýn müzakeresine geçilmezden evvel Azerbaycan’da Þuralar
hükümetinin tesisine pek ziyade hizmet etmiþ Anadolu inkýlâpçýlarý vekili
Doktor Fuad yoldaþýmýza söz veriyorum. Kendisi, Moskova’daki hadiseler,
oradaki düþünceler hakkýnda söyleyecektir.
Doktor Fuad Yoldaþ: Moskova’da gördüklerimi söylemek için hazýrlanmýþ
deðilim mamafih yalnýz hudud-ý umumiye hakkýnda söz söyleyeceðim.
Moskova’da pek büyük hüsn-i kabul gördüm. Kýzýl Ordu sahasýndan
geçerken ümitten fazla hüsn-i samimiyete rast geldim. Büyük mehafillere
doðru gittikçe bu teveccüh daha derinleþiyordu.
Anadolu inkýlâbýný halk ve yüksek mehafil baþka baþka nazarlarla
görüyorlardý. Biz buradan giderken, Anadolu inkýlâpçýlarý namýna yapýlmýþ
bir muahede karþýsýnda kaldýk. Bu muahede Anadolu inkýlâpçýlarý
namýndan Baha Said ve Rusya kontr-revolusyonerleri namýndan Aþaçko
[?] taraflarýndan imza edilmiþti. Bu muahedeye göre Rusya güya
Azerbaycan ve Türkistan’a istiklâl verecek Anadolu inkýlâpçýlarý da
Rusya’daki kýzýl inkýlâba muhalefet edeceklerdi.
Halbuki ben, Anadolu inkýlâbýnýn baþýnda bulunmuþ, o inkýlâbý en ince
hatlarýyla takip etmiþ bir þahýs sýfatýyla, bu muahededen haberdar deðildim,
hayret ettim. Pek hayret ettim ki. Biz vakýa amele gömleði giydik fakat
hâlâ o eski zihniyet binaenaleyh bu vaziyet karþýsýnda yapýlacak benim
için iki þey vardý: ya her þeyi kýrýp bozmak, yahut bu þýkký tenvir etmek.
Halil Paþa benim ile beraber geldi. Bilirsiniz ki Halil Paþa Komünist
deðildi. Fakat onun arkasýnda bir tarih vardýr. Onun muayyen bir tipi
mevcuttur. Ve Anadolu inkýlâbý ile Halil Paþa’nýn hiçbir münasebeti yoktur.
Biz oraya giderken, Savet Rusya hükümeti ile Türkiye inkýlâpçýlarý
arasýnda akdedilmiþ bir muahede var zannediyorduk. Ve onlarýn süratle
hududu geçerek Anadolu kuvvetleriyle birleþeceklerini yakinen tahmin
mülkiye Cilt: XXX Sayý:253 25
ediyorduk. Fakat, Kýzýl Ordu kumandanlarýyla görüþtüðümüz zaman
‘‘Türkiye hudutlarýný geçmelerine dair bir emir almadýklarýný’’ söylediler.
Biz kalktýk Moskova’ya gittik. Hakikaten gerek tarihi düþmanlarýn
telkinatý gerekse mevcut muahedenin fena tesirleriyle Rusya mehafilinde
mevcut –Anadolu hakkýndaki- yanlýþ tefehhümleri gördük. Fakat ben her
zaman ve her fýrsattan istifade ile Anadolu inkýlâp cereyanýnýn mahiyetini,
maksadýný, seyrini anlattým. Anadolu hareketinin Avrupa’daki tarz-ý
telakkisiyle milli –nasyonalist bir hareket olmadýðýný belki en son rýzkýný,
canýný, malýný çalmak için uðraþan Avrupa emperyalizmine karþý doðan
infilâk eden canlý bir halk hareketi ve o halkýn ancak hakk-ý hayat için
mücadele eden emperyalist temayüllerden pek uzak bir kitle olduðunu
izah ve binaenaleyh böyle bir maksat uðrunda hareket eden bu kuvvetin
Azerbaycan ve Türkistan namýna söz söylemesinin muvafýk olmadýðýný iddia
ettim. Bu çok iyi bir tesir yaptý.
Hakikaten bizde inkýlâplar þimdiye kadar halkýn ruhundan doðmuyordu
Avrupa’dan bir kliþe olarak alýyorduk ve Ýttihat ve Terakki idaresi,
Abdülhamid hükümeti idaresinin yeni bir tarzda ve müstebidâne devamý
idi. Bu harb-i umumi esnasýnda memlekette ordu namýna, hükümet namýna
yapýlmayan hiçbir zulüm hiçbir fecayi kalmadý.
Fakat bu defa ki inkýlâp, pek baþka bir tarzda doðdu, canlandý ve yapýldý.
Halk kongrelere çaðýrýldý. Halk fýrkasýz, programsýz toplandý. Halka vaziyet
anlatýldý. Halk hakikati gördü ve duydu. Halk bu defa Ýstanbul hükümetine
keyfî esir olamazdý. Moskova’da bana, bizim vekillerimiz demiþti: (Biz
Anadolu hareketinin mahiyetine milliyetçilik –nasyonalizm adýný vermedik.
Biz padiþaha karþý, emperyalizme karþý yürüyoruz ve ‘‘padiþaha karþý
hareket eden millet’’ diyoruz) Ýþte benim sözlerimin teyidi bir ifadesi!
Hülasa: Anadolu’da pek uzun zamanlardan beri gerek dahili idarelerden,
gerek harici emperyalizm, kapitalizm kuvvetlerinden zulüm gören, ezilen
bir halk vardý. O halk artýk, esir yaþayama[ya]caðýný, onun da hakk-ý
hayatý olduðunu pek iyi anladý; kalktý ve doðruldu. ‘‘Ben varým,
yaþayacaðým ve bana mani olan kuvvetlere karþý isyan ediyorum’’ dedi.
Anadolu inkýlâbýnýn, programsýz bir Komünizm hareketi olduðunu
görüyoruz.
Binaenaleyh; ben Anadolu inkýlâpçýlarýnýn buradaki vekili sýfatýyla, siz
Komünistlerden rica ediyorum: Siz Anadolu’ya bu yoldaki mücahedesinde
yardým ediniz. Anadolu sizi bekliyor. Bizim bütün ümitlerimiz sizdedir. Bana
soruyorlardý ki sizin programýnýz nedir? Cevap verdim.
Bizim programýmýz halk programýdýr. Halk ne istiyorsa biz onu yapacaðýz.
Anadolu’nun istikbale ait çizilmiþ bir programý yoktur.
26 mülkiye Cilt: XXX Sayý:253
Üçüncü Enternasyonal kongresinin bir celsesinde(?) Anadolu
inkýlâpçýlar... ............... müsait söz olmaz bilfiil yardým edilmesi iki ordunun
birleþtirilmesi karar verilmiþtir. Son aldýðýmýz habere göre Lehistan
meselesi bitmek üzeredir.
Fuad yoldaþ sözü bitirdi.
————————
Cevat yoldaþ söz istedi.
Bazý muhafazakâr mehafil tarafýndan Fuad yoldaþýn Enternasyonaldeki
beyanatýna tenkid edilmiþti. Güya Fuad yoldaþ Anadolu inkýlâbýný bir
çoban hareketi gibi göstermiþ deniyordu. Halbuki Fuad yoldaþýn izahatý
Anadolu hareketlerinin tamamen bir inkýlâp hareketi olduðunu bize
gösteriyor ve ehemmiyetini bir kat daha nazarýmýzda artýrýyor.
————————
Mehmed Emin Yoldaþ: Doktor yoldaþýmýza sorulan ‘‘programýnýz nedir?’’
sualine ben cevap vereceðim. Komünistlerin arzusu halkýn ezilmiþ sýnýfýný
himaye etmek, kurtarmak, ezenleri kahretmektir. Biz bu yolda gideceðimiz
için programýmýz budur ve vardýr.
(Bu sýrada ‘‘aza ve hayýrhah olmayan yoldaþlarýn dýþarý çýkmasý’’ hakkýnda
bir teklif geldi. Ýki arkadaþ dýþarý çýktý. Sonra birisi geldi. Müzakereye
kabulünü istedi. Reye konacaðý sýrada Veli yoldaþ itiraz etti. Nizamnameye
mugayir olduðundan bahs ile ‘‘arkadaþýn meclise dahil olmasý için evvela
resmen müracaatý ve hayýrhah olarak fýrkaya duhulü badehu celselere
iþtiraký lazým geldiðini’’ dermeyan etti. Teklif reye kondu. Kabul edildi.)
—————————
Sacid yoldaþ:
Mehmed Emin ve Doktor yoldaþlarýn sözlerinde bir nokta þayan-ý dikkattir:
Mehmed Emin yoldaþ dedi ki ‘‘Doktor Enternasyonalde bizim programýmýz
yoktur diyor. Halbuki kendileri bir Komünisttir elbette programý vardýr.
Bizim Türkiye teþkilâtlarý Komünistlerinin de muayyen programý vardýr.
Binaenaleyh Doktorun sözü muvafýk olmasa gerektir’’. Halbuki Doktorun
‘‘programsýz’’ sözü Anadolu halkýnýn zulme karþý isyanýna aittir. Yoksa
kendisinin ve Türk Komünistlerinin programsýzlýðýna dair deðildir. Bu
noktanýn anlaþýlmasý inkýlâpçý yoldaþlar arasýnda tesanüdsüzlük ve tezat
bulunduðu zannýný vermemek içindir.
———————
mülkiye Cilt: XXX Sayý:253 27
Reis Suphi yoldaþ:
Mehmed Emin yoldaþla, Fuad yoldaþýn izahatý arasýnda görünür gibi olan
tezadý izah etti ve ‘‘Esas itibarýyla arada bir tezat yoktur. Ancak Mehmed
Emin yoldaþ bir Komünist olmak hasebiyle Fuad yoldaþ da Erzurum
kongresi namýna söylediler’’ dedi.
————————
Fuad yoldaþ: Anadolu’nun hâlihazýra dair programý vardýr. O da Antantaya
karþý müdafaa meselesidir. Fakat bu program ............... deðildi. Tabii
Anadolu inkýlâpçýlarýnýn Komünizmaya ait programlarý yoktur. Bizim
memleketimizde vâkýâ Komünizmayý doðurmak için ihtiyaç vardý fakat
niçin doðmadý? Memleketimizde Komünizmayý bilen azdý. Bugün bu inkýlâp
vücuda gelecektir.
————————
Suphi yoldaþ izah etti.
Komünizm hareketini beynelmilel cihanþümul bir hareket telakki etmek
lazýmdýr. Bu bütün dünyada ayný tarzda cereyan edemez. Her yerde baþka
baþka inkiþafata, tezahürata tabidir. Binaenaleyh Almanya’da fabrika
ameleleri arasýnda olduðu gibi Türkiye köylüleri arasýnda da intiþar
edebilir.
Rusya Komünistleri inkýlâba alelumum ne nazarla bakýyorlar ve kimleri
arkadaþ olarak kabul ediyorlar? Onlar, Mustafa Kemal Paþa hareketine
evvela sýnýfi nokta-yý nazardan baktýlar. Emperyalizme karþý bu cereyaný
yapmak isteyenler, son nafakasýný, ýrzýný, namusunu, hakk-ý hayatýný
müdafaa etmek isteyenler rençberler mi? Ve hakikaten anlayarak mý bu
yükün altýna giriyorlar? Yoksa yine seferberlikle mi? Paþalarýn, beylerin
tesiri altýnda istenilen istikamete sürüklenen kara güruh mu?
Maatteessüf bu suallere verilecek cevap gayet müphem ve bizim için pek
acýdýr. Son haberler zabitlerimiz, beylerimiz, muallimlerimiz bu kadarcýk
hakikati bize göstermiyorlar. Biz Kemal Paþa’nýn beyannamesini okuyoruz.
Orada padiþaha baðlýyýz diyorlar. Bu acýklý bir hakikattir. ............ müdafaayý
milliye hareketine sadece eski ordularýn bir derece tanzimiyle Rumlara,
Ýtalyanlara, Ýngilizlere hücum ede....... kuvvet edeceðiz. Mamafih bu kuvvete
yardým edeceðiz. Ancak uzun zamanlardan beri zulüm altýnda ezilen
Anadolu rençberini kurtarmak için paþalara þöhret kazandýrmak bir hizbi
kalîl-i müstebid amir etmek için deðil.
28 mülkiye Cilt: XXX Sayý:253
Gelecek içtimada mesaili cariyeden olmak üzere ‘‘Türkiye’deki inkýlâbî
hareket ve Komünistlerce takip edilecek hatt-ý hareketler’’ meselesinin
müzakeresi heyet-i umumiyece karargir oldu.
————————
Ýçtima-ý umumiye ait usul-i müzakere hakkýndaki talimname (14 maddelik)
müzakere olundu, bazý tadilat ve ilavelerden sonra kabul olundu.
Kaynaklar
Arþiv Belgeleri: TÜSTAV Komintern Arþivi. CD 5, Klasör 7_36, Belge 347-353 CD 1, Klasör 1_36,
Belge 194).
Akal, Emel (2005), 1920-21’ler Türkiye’si Sempozyumu. “Türkiye Komünist Fýrkasý’nda Dr Fuat
Sabit Fraksiyonu ve Süleyman Nuri Faktörü”, TUSTAV: Ýstanbul.
Apak, Rahmi (1988), Yetmiþlik Bir Subayýn Hatýralarý, Türk Tarih Kurumu: Ankara.
Aslan, Yavuz (2002), “Bolþeviklerle Ýliþki Kurmak Amacýyla Oluþturulan Bir Siyasi Kuruluþ: Türk
Komünist Fýrkasý (Bakû-1920)”, Türk Kültürü Ýncelemeleri Dergisi, Sayý 6, 2002 Bahar, s.31-
52.
Aslan, Yavuz (1997), Türkiye Komünist Fýrkasýnýn Kuruluþu ve Mustafa Suphi, Türk Tarih
Kurumu: Ankara.
Birinci, Ali (2001), Tarihin Gölgesinde, Dergah Yayýnlarý: Ýstanbul.
Birinci Doðu Halklarý Kurultayý (1975), Koral Yayýnlarý: Ýstanbul.
Cebesoy, Ali Fuat (1982), Moskova Hatýralarý, Kültür ve Turizm Bakanlýðý Yayýnlarý: Ankara.
Dönüþ Belgeleri-1 ve Dönüþ Belgeleri-2. 2004. TÜSTAV: Ýstanbul.
Karabekir, Kazým (1960), Ýstiklal Harbimiz. Türkiye Yayýnevi: Ýstanbul.
——————————. (1967), Ýstiklal Harbimizde Enver Paþa ve Ýttihat ve Terakki Erkaný,
Menteþ Kitabevi: Ýstanbul
Leverkuehn, Paul (1998), Sonsuz Nöbette Görev, Arba Yayýnlarý: Ýstanbul.
Resulzade, Mehmet Emin (1990), Azerbaycan Cumhuriyeti, Azerbaycan Türkleri Kültür ve Dayanýþma
Derneði Yayýnlarý: Ýstanbul.
Tunaya, Tarýk Zafer (1988), Türkiye’de Siyasal Partiler, Cilt 1. Hürriyet Vakfý Yayýnlarý: Ýstanbul.
Ünüvar, Veysel (1997), Kurtuluþ Savaþýnda Bolþeviklerle Sekiz Ay, 1920-1921. Göçebe Yayýnlarý:
Ýstanbul.

Cuma, Haziran 13, 2008

XEBER (67) FERHAD MÖHSENİnin TEZİYESİ



مراسم ترحیم فرهاد محسنی نگارستان، فعال آذربایجان فردا برگزار می شود
from Savalan Sesi by Savalan Sesi
گزارش رادیو فرانسه و برابری از مرگ مشکوک فرهاد محسنی در تبریز

پنجشنبه ۲۳ خرداد ۱٣٨۷ - ۱۲ ژوئن ۲۰۰٨

ساوالان سسی: بنا به گزارشات رسیده از تبریز مراسم ترحیم فرهاد محسنی نگارستان، فعال سیاسی آذربایجانی که در بازداشتگاه وزارت اطلاعات تبریز بطور مشکوکی در گذشته ‌است فردا از ساعت ۱۱ الی ۱۳ در مسجد حسینیه واقع در خيابان شهید امام دوست تبریز برگزار می شود.

بر اساس همین گزارش نیروهای اطلاعاتی سعی دارند در مراسم ترحیم محدودیتهایی ایجاد کنند. مقامات امنيتی همچنين این خانواده را برای ندادن مصاحبه با رسانه های خارجی تحت فشار قرار داده اند.

فرهاد محسنی، فرزند رحیم، ۲۵ ساله و از فعالین هویت طلب تبریزی، در جریان اعتراضات ۱خرداد امسال توسط نیروهای وزارت اطلاعات در پارک ائل گؤلو(شاه گؤلو) تبریز بازداشت و در مکان نامعلومی نگهداری می شد.

پیشتر بستگان فرهاد محسنی، اعلام داشته بودند که تمامی تلاشهای آنها برای پیدا کردن محل نگهداری و وضعیت او بی نتیجه بوده است.

مقامات امنيتی همچنين خانواده این فعال آذربایجانی را تهديد کرده بودند که در صورت پيگيری وضعيت فرزندشان و رسانه ای شدن موضوع، با آنان برخورد خواهند کرد.

لازم به ذکر است، این فعال هویت طلب آذربایجانی هنگام شرکت در تظاهرات یکم خرداد ۸۵ تبریز متعاقب سلسله اعتراضات مردم آذربايجان در خرداد ماه 85، توسط گلوله های مأمورین زخمی و بعد دستگير شده بود. او در جریان محاکمه غیر علنی و بدون حق داشتن وکیل به حبس طولانی مدت محکوم شده بود.

گزارش رادیو فرانسه و برابری از مرگ مشکوک فرهاد محسنی، فعال آذربایجان در تبریز

گفتگوی رادیو برابری با خانم شهناز غلامی روزنامه نگار تبریزی در خصوص مرگ مشکوک فرهاد محسنی نگارستان در بازداشتگاه وزارت اطلاعات

به خاک سپردن فرهاد محسنی نگارستان، جوان تبریزی که از بیست روز بازداشت شده بود ، بدون کالبد شکافی و بررسی چگونگی مرگ او!

خانواده او تهدید شده اند باید همه مراسم بدون سر و صدا باشد.

برای شنیدن گزارش روی اینجا کلیک کنید

امیر حسین موحدی سخنگوی کمیته بحران زندانیان سیاسی در گفتگو با رادیو فرانسه در باره اوضاع آذربایجان و مرگ مشکوک فرهاد محسنی توضیح میدهد.

برای شنیدن روی اینجا کلیک کنید





Add starShareShare with noteEmailKeep unreadAdd tags


Jun 13, 2008 12:21 AMعفو بين الملل: مقامات ايرانی صدها ايرانی آذری را از ماه مه دستگير کرده اند
from Savalan Sesi by Savalan Sesi
چهارشنبه ۲۲ خرداد ۱٣٨۷ - ۱۱ ژوئن ۲۰۰٨

دیدگاه واشنگتن:عفو بین الملل، سازمان ناظر بر رعایت حقوق بشر، گزارش می دهد مقامات ایرانی صدها ایرانی آذری را از ماه مه دستگیر کرده اند. دستگیری ها در ارتباط با تظاهرات ایرانی های آذری، بمناسبت سالگرد اعتراضاتی که در ماه مه ۲۰۰۶ برپا شد و سرویس های امنیتی ایران آنها را بیرحمانه سرکوب کردند، صورت گرفت. انگیزه تظاهرات انتشار کاریکاتوری در یک روزنامه دولتی ایران بود که سوسکی را که بزبان آذری سخن می گفت ، نشان می داد.

فاخته زمانی، رئیس سازمان دفاع از زندانیان سیاسی آذری در ایران، که مرکز آن در کانادا قرار دارد، می گوید بسیاری از بازداشت شدگان بعدا پس از آن که قول دادند در تظاهرات سالگرد شرکت نکنند، آزاد شدند. حدود یکصد یا تعداد بیشتری از ایرانیان آذری هنوز در بازداشت بسر می برند یا مفقود هستند.

حسن اسدی، علی صادقی، حجت تاروردیان، اکبر حسینی زاده، احد رضوی، امیر محمد بنائی صادق، و اصغر اکبر زاده، فعالان حقوق فرهنگی آذری، از جمله بازداشت شدگان هستند. خانم زمانی گفت آنها بارها هدف آزار و بدرفتاری پلیس و ماموران امنیتی ایران قرار گرفته اند:

**** آنها در سلول های انفرادی نگاهداری می شوند. اتهامی علیه آنان عنوان نشده است. گزارش رسیده است که برخی شکنجه شده اند و نیاز فوری به درمان دارند.

خانم فاخته زمانی می گوید بازداشت ها با قانون اساسی ایران که تظاهرات مسالمت آمیز را اجازه می دهد، مغایرت دارد.

به گفته او، ماموران امنیتی و پلیس اسران اغلب اعضای خانواده های بازداشت شدگان را آزار می دهند یا مرعوب می کنند:

**** آنها خانواده ها را از وضعیت بازداشت شدگان آگاه نمی کنند، وقتی خانواده ها بدنبال این فعالان می گردند، تهدید می شوند.

آذری ها حدود یک چهارم جمعیت ایران را تشکیل می دهند. بنا به گزارش حقوق بشر وزارت امور خارجه آمریکا ، ایرانیان آذری از تبعیض قومی و زبانی ، از جمله ممنوعیت زبان آذری در مدارس، آزار فعالان یا سازماندهندگان آذری، و تغییر نام های جغرافیائی آذری شکایت دارند.

حق اقلیت های قومی برای ابراز آزادنه میراث فرهنگی شان، از جمله زبان، یک حق انسانی اساسی است. حکام ایران باید به این حق احترام بگذارند و آذری ها و ایرانیان دیگری را که بخاطر باورهایشان زندانی شده اند آزاد کنند.

http://www.voanews.com/persian/2008-06-11-voa25.cfm

Add starShareShare with noteEmailKeep unreadAdd tags


Jun 11, 2008 6:51

XEBER(66)URMUDA KÜREPEZXANALAR İŞÇİLERİNİN GREVİ BAŞARİLA SONA ÇATDİ


1 ay önceden başlayan Urmu kürepezxanalar işçilerinin grevi(etisabi)ücretlerin yükselmesi içinidi,7000 işçi bu greve qatilmişdi,bu güne qeder neçe işçi tutuqlanibdir,ve rejim bu işçilerin isteklerine qarşi her tür basqi yapdi,Qoşaçay kürepezxana işçilerindende grev xeberlerini almişiq,Urmu işçilerinin grevi ücretlerin yükselmesile başarila sona çatmişdir.

BİLDİRI 12 (ÖZÜMÜZDEN TENQİD)

BUNUNLA "FERHAD MÖHSİNİ"NİN ÖLÜMÜNE DAYİR,BU FEALIN TUTULMAQ XEBERİNIN GEC YAYİLMASİNDAN TENQİD EDİRİK.

REJİMİN BASQİ VE FİLTERİNGİ, MÜDDETDİRKİ ÇOXLU GÜNEY AZERBAYCANLA İLGİDEKİ SİTELERİ DURQUNLAŞDİRİB,BİZ HAMİMİZ BU FACİEDEN DERS ALMAİ VE YENİ BİR XEBER YAYMAQ ÇALİŞMALARİNİ BAŞLAMALİYİQ.

AZERBAYCAN KOMÜNİSTLİK BİLDİRİLERİ (AZKOB)

Perşembe, Haziran 12, 2008

XEBER (64)FERHAD MOHSENI OLDURULDU

Jun 11, 2008 9:51 PMمرگ فعال ناپدید شده آذربایجان در بازداشتگاه وزارت اطلاعات تبریز
from Savalan Sesi by Savalan Sesi
چهارشنبه ۲۲ خرداد ۱٣٨۷ - ۱۱ ژوئن ۲۰۰٨

ساوالان سسی: بر اساس گزارشات رسیده از تبریز فرهاد محسنی نگارستان، فعال سیاسی آذربایجانی در بازداشتگاه و زارت اطلاعات تبریز درگذشته ‌است. مقامات امنيتی جنازه او را، امروز به پزشکی قانونی تحویل دادند.

فرهاد محسنی، فرزند رحیم، ۲۵ ساله و از فعالین هویت طلب تبریزی، در جریان اعتراضات ۱خرداد امسال توسط نیروهای وزارت اطلاعات در پارک ائل گؤلو(شاه گؤلو) تبریز بازداشت و در مکان نامعلومی نگهداری می شد.

پیشتر بستگان فرهاد محسنی، اعلام داشته بودند که تمامی تلاشهای آنها برای پیدا کردن محل نگهداری و وضعیت او بی نتیجه بوده است.

مقامات امنيتی همچنين خانواده این فعال آذربایجانی را تهديد کرده بودند که در صورت پيگيری وضعيت فرزندشان و رسانه ای شدن موضوع، با آنان برخورد خواهند کرد.

لازم به ذکر است، این فعال هویت طلب آذربایجانی هنگام شرکت در تظاهرات یکم خرداد ۸۵ تبریز متعاقب سلسله اعتراضات مردم آذربايجان در خرداد ماه 85، توسط گلوله های مأمورین زخمی و بعد دستگير شده بود. او در جریان محاکمه غیر علنی و بدون حق داشتن وکیل به حبس طولانی مدت محکوم شده بود.

اخبار تکمیلی متعاقبا" ارسال خواهد شد.

لینک های مرتبط با خبر :

http://www.advarnews.us/humanright/7278.aspx

http://www.autnews.eu/archives/1387,03,0009787

http://www.schrr.net/spip.php?article1623

http://news.gooya.com/politics/archives/2008/06/072620print.php

http://www.savalansesi.com/2008/06/blog-post_07.html

Add starShareShare with noteEmailKeep unreadAdd tags

Salı, Haziran 03, 2008

Son Gülen İyi Güler Yavuz Girgin


Son Gülen İyi Güler
Yavuz Girgin

26 Mayıs 2008

Dünyanın, insanlığın ve uygarlığın içinde bulunduğu durumu anlamak isteyen biri, emperyalist işgal altındaki Irak’a bakmalıdır. Bu­gün Irak, insanlığın hal ve gidişatını en güzel özetleyen yerlerden biridir. Emperyalist haydutların pençesinde kıvranan Irak, insanların can güvenliğinin olmadığı, insanlık onurunun ve emeğin yerlerde süründüğü, her gün onlarca insanın parçalanarak can verdiği bir cehenneme dönüşmüştür. Em­per­yalist efendilerin yarattığı bu kanlı ve kara tabloda tek bir mutlu var: parababaları! İnsanlık kan ağlıyorken, sermaye baronlarının ağızları kulaklarında, mutluluktan dört köşeler. Ama bunların vicdansızlıkları, yoksul Irak halkının üzerine sürdükleri askerleri de esir almış durumda. İdeolojik olarak esir alınan Amerikan askerleri, her fırsatta, çeşitli yöntemlerle Irak halkını aşağılamaktan geri durmuyorlar.

Fazla söze ne hacet, fotoğraf her şeyi özetlemiş zaten. Emperyalist sisteme ait tüm çelişkiler bir fotoğraf karesine sığdırılıverilmiş adeta. Gülen ile ağlayan, aç ile tok, teknoloji ile ilkellik, ölüm ile yaşam ve haklı ile haksız… Tüm bunlar aynı karede. Bir kez daha bakalım, acaba fotoğrafta gördüğümüz nedir, kimdir? İnsan nasıl bu denli vahşileşebiliyor, umarsızlaşabiliyor? Iraklı anne ile askerin öyküsünü kısaca kelimelere dökelim.

Iraklı anne o sabah evinden çıkıp sokak sokak yürürken, ayakları gerisin geri gidiyordu. Evde çocuklar olmasa, kendisi çoktan açlıktan ölmeye razıydı. Fakat o bebelerin ne günahı vardı? Onların kaç gündür açlıktan ağlayan yüzlerine artık daha fazla bakmaya dayanamadı. Onuru ayaklar altına alınsa da, bugün düşman askerlerinin dağıttığı öteberiden birkaç parça yiyecek alacaktı. Kendi gibi yola düşmüşleri gördükçe yüzü kızarıyordu.

Nasıl olmuştu bu, nasıl bu duruma gelmişlerdi? Bir gece yarısı, ansızın gökyüzünden bombalar yağmıştı tepelerine. Aylar yıllar böyle sürüp gitti. Önce oğulları ve akrabaları, en sonunda ise gelini öldürüldü. Geriye kendi ve iki torunu kaldı. Sanki bir daha savaşsız bir dünya olmayacak, bir daha gün yüzü görmeyecekti. Her adımda ölüm, açlık ve yoksulluk vardı, her adımda patlayan bombaların sesi vardı.

İşte tüm bunları yaşayan anne gittiği yerden bir torba pirinç almıştı utana sıkıla. Askerin karşısında dik durmuştu, yalvarmamıştı. Fakat tepeden bakan gözler onu rahat bırakmıyordu. Tam bir iki adım atmıştı ki, bir asker durdurmuştu onu. Çuval bir süngü darbesiyle parçalanmıştı. Güzelim pirinç darmadağın oldu. Evde bekleyen torunları olmasa askere saldıracak ya onu ya kendisini öldürecekti. Fakat geriye döndü ve eğilip yoldaki pirinçleri avucuyla yeniden toplamaya başladı. Da­yanamadı, artık sessizce ağlamaya başladı, askerse gülüyordu. Iraklı anne torunları ve halkı gibi açtı, onlarsa tok. Iraklı anne her bir pirincin nasıl emek istediğini biliyordu, onlarsa emeği ayaklarıyla eziyorlardı. Direnme­liydi, torunları, onuru ve tüm insanlık için direnmeliydi. Köle olmaktansa direnmek tek seçenekti. Umudunu tohumlar gibi yeniden yeşertmeliydi.

Bir tarafta alabildiğine zenginlik dolu bir dünya, öte tarafta kıtlık ve kan revan içinde bir dünya! Dün­yanın tüm diyarları Irak kadar acı, aç ve yoksul işçi emekçilerle dolu. Tüm bu olanlar normal mi? Dün­yanın bu hale gelmesi normal mi? Bunca zenginliğe karşılık, yirmi birinci yüzyılda insanlar ekmek, su, buğday, pirinç gibi en temel besin maddelerinden mahrum kalıyorlar. Emper­ya­lizmin insanlığı getirdiği son durak tam bir çürümedir. Dünyamızın her yerinde benzeri manzaraları, benzeri fotoğrafları, benzeri anaları ve benzeri savaşları görmeye başladık. Şim­di son çareye sıkı sıkıya sarılma zamanı. Umudu, emeği ve özgürlüğü dünyamıza hâkim kılmak için mücadeleye sarılma zamanı. Kara bir kâbus­tan uyanıp yazgımızı elimize almanın tam zamanı. Ne­re­­den ve nasıl başlayacağımız belli! Bu zulmün hesabı mutlaka sorulacak. Son gülen iyi güler! Son gülen dünyanın işçi-emekçi sınıfları olacak!